Sobanın yılmaz dostudur odun.
Kömür ters rüzgara karşı koyamayınca zehirler insanları,
ancak odun öyle değildir. Söner en fazla.
Islanınca naz yapar yanmaz.
Yanınca ısıtır.
Lise son sınıf öğrencisi Cansu,
o odunun sıcaklığı ile üniversiteye hazırlanır.
Odun yoksa soğuk ile hazırlık yapar geleceğe.
Üniversite demişken,
kimi yanmayan odunu bulurda rektör olur,
sonrası milletvekilliği işte.
Odun, tahta olur, masa olur, sandalye olur,
Çatı olur.Ev yaparlar,yuva olur.
Bugünlerde odundan daha başka şeyler keşfettiler.
Geçenlerde Malatya da sobaya odun attı genç bir baba,
içinde bomba düzeneği bulunan odun,
patladı haliyle,
bütün ev duman. Çocuklar yaralı..
Hatta odunlar insan kılığına girdiler,
hani "mahalle yanarken saçını tarayanlar" varya,
onun gibi.
Bir tarafta bölücü propaganda yapanlar,
şehirlerde terör estirenler var,
Cemaatten gazetelerine bağış alanlar var.
Bir tarafta vurdum duymaz, hayattan bi haberler var.
Odunlar var işte söyletmeyin daha fazla.
Bir de Tahtacı Fatma var,
küçük elleriyle,
motorlu testereyi ağaca saplayan küçük Tahtacı Fatma,
o; odunu işlemeye yollayan emekçilerden.
Belgeselini izlemediniz mi?
izleyin öyleyse,
izlemek yetecek mi?
bunun cevabını siz verin bence..