Bilim bilginin düzene, disipline sokulmuş halidir. Bilgi ise insanın su ve yemek ihtiyacı gibidir, olmazsa olmaz. Bir maddenin varlığı ya da yokluğu da, maddenin şeklide, maddenin özelliğide, maddenin kendisi de bilgidir.
Bilgiyi ve bilgileri kullanmak, kullanmamak ya da kullanma şekli, insanın yaşam biçimini etkiler.
İnsan bilgiye verdiği değer kadar yüksektir. Ve insan bilgiyi kullanabildiği ölçüde aydınlanır.
Aydınlanma gereksinimi özgürlükle anlatılabilir.
Aydın toplum, özgürdür.
Bilgiyi yanlış şekliyle kullanan insanlar karanlıkta kalırlar. Şöyle de diyebiliriz, bilgiye değer vermeyen, bilimi yaşam biçimi haline getirmeye karşı çıkan insanlar, karanlığın içinde rotasını bulmaya çalışırlar. Ve bu insanlar –yalnızca- bireyin özgürlüğünü savunur. Oysa birey “toplumun özgürlüğü” kadar özgür olabilir. Aksi takdirde özgürlük, masallaşır. Bir var, bir yok olur. Evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde, birileri özgürlük masalları uydurur. Bilimi yaşam tarzı haline getirmeyenler, maalesef bu masalda başrolü kapar.
Biz üniversite öğrencilerine düşen görev, çevremizde ki insanları, bizden sonra gelecek nesli, bilimin ışığıyla aydınlatmak, ‘bireycilik’ yerine ‘toplumculuğu’ savunmak, ülkemizin aydınlanma değerlerini yaşatmak ve aydınlanma inşasına bir tuğla daha koyabilmektir.
Her öğrenci, her genç, aydınlanmanın bir meşalesidir. Günümüz koşullarında değilse bile böyle olacaktır.
Eleştirileriniz için: ugursarioglu78@gmail.com