Bugun...
“HAYIR”I Hayırlı Yapmak için Son İki Gün


Mehmet Emin Ünal Gençliğin Rotası
 
 

Başlığın da belirttiği gibi “HAYIR” ı Türkiye için hayırlı yapmak için son iki gün.

Gençlik olarak yürüttüğümüz mücadelenin son iki günü. Tabi referandum çalışmalarımızın son iki günü. Evet de çıksa Hayır da çıksa, gençlik sınırlarımızda mücadele veren Mehmetçiklerimiz gibi yine Türkiye’nin birliği, bütünlüğü için savaşacak, elinden gelenin fazlasını ortaya koyacaktır.

 

Birincil Hedef “HAYIR”ın Kazanması

 

Bundan önceki seçimler gibi AKP’ye direnme seçimleri bitmiştir. Önerilen Cumhurbaşkanlığı sistemi Tayyip Erdoğan’a direnme değil, bu sisteme karşı başarıyı kesinleştirme mücadelesidir.

Şu çok açıktır ki; doğru strateji ve doğru taktiklerle Hayır’ın başarısı kesindir. Hedefimiz de bu başarıyı netleştirmektir.

 

Hedef Kitlemiz Kim?

 

Bir hedefiniz var ise hedef kitleniz de olmak zorundadır. Bulutlara konuşamazsınız. İçinde bulunduğunuz toplumun her ferdi sizin hedefiniz olabilir. Ancak kitleler içerisinde bir önceliğinizin olması gerekir. Bu mücadelenin içinde öncelik AKP ve MHP’nin vatansever olan tabanlarıdır, kararsız seçmenlerdir. Şunu hepimiz görebiliriz; vatanseverliği arkasına alan bu seçimi alır, kürdistan bayrağını arkasına alanlar değil. Bu partilerin tabanındaki hiçbir insan bu görüntüyü kabullenemez. Türkiye’nin ezici bir üstünlüğü de bu görüntüden rahatsızlık duyuyor.

15 Temmuzun yarattığı o birlik, bütünlük iklimi hiç de boş bir bütünlük değildi. ABD F tipi örgütüne karşı bir başkaldırıydı. Yobaz diye ithaf edilen insanların yeri geldiğinde düşmanı doğru tanımladıklarını görmüş olduk.

 

Peki, Gençlik Neden “HAYIR” Diyor?

 

Bu soruyu yanıtlarken halkın talebini, ihtiyacını düşünerek yanıtlıyoruz. Halkın talebi vatan toprağının her santimetrekaresinde huzur, geçim ve bütün olma. Halkın talebi de ihtiyacı da budur. Peki bu önerilen sistem halkın ihtiyacına çözüm getirecek mi? Görüyoruz ki bu taleplere hiçbir çareleri yok.

Diğer bir sorun teröre karşı birleşmiş milletin bu sistemle bölünmesi tuzağıdır. İç cephedeki bölünmüşlük teröre karşı mücadeleyi de sekteye uğratıyor. Başkanlık sistemi milleti birleştirmiyor, milleti bölüyor. Gün gibi açık bir ifade.

Bir diğer sorun; meclisin yetkilerinin kısıtlanması. Milli mücadele yıllarımızdan hatırlarsak, orduya önderlik etmiş, doğru siyasetler üretmiş ve önceliği vatanı kurtarmak olarak belirlemiş güçlü bir meclisin neler yapabildiğini ve önemini görürüz. Bugün de büyük bir savaşın içerisindeyiz. Yetkileri kısıtlanmış bir meclisle, atanmışlarla bu savaştan galip çıkamayız.

Güçlü Hükümet; yetkileri tırpanmış meclisle, zayıflatılmış orduyla değil, güçlü bir meclis ve güçlü bir orduyla kurulur. Meclisten güç alan, meclis tarafından denetlenen bir sistemden meclise sırtını dönen sistem bize ne kazandıracak? Kazandıramaz, kaybettirir.

Milletin bütününü temsil eden meclisin elinden kanun yapma yetkisi gasp ediliyor. KHK’ler ile cumhurbaşkanına yasa yapma yetkisi veriliyor.

Gençliğe göz boyaması için 18 yaş maddesi getiriliyor. Yontulan mecliste milletvekilliği gençliğin hangi sorununu çözecek, merak ediyoruz. Son beş yılda işsiz sayısı üç buçuk milyonu geçti. Meclisin vekilinin hepsinin genç olması mı işsizliği çözecek?

Hepsinden önemlisi bu sistem yasalaşmadan milleti böldü. İlk çetin savaş TRT TBMM kanalından canlı canlı yayınlandı. Bütün vekiller birbirine girdi, hastanelik olanlar oldu.

Hayır çıkarsa inanın AKP tabanı da buna rahatlatacak, MHP tabanı da. En az biz kadar derin bir ‘oh’ çekecekler. Çünkü millet Terör ve Ekonomik Kriz tehditlerinin önceliğe alınmasını, çözüm üretilmesini talep ediyor.

 

“HAYIR”ı Doğru Tanıtmak

 

Türkiye’nin öncelikli hatta en büyük iki sorunu var.

Birincisi, Vatan savaşını (PKK, FETÖ, IŞİD’e karşı mücadele) kesin zafere ulaştırmak, teröre son vermek.

İkincisi ise, içine girdiğimiz ekonomik krizi hep birlikte göğüslemek, iş ve aş güvenliğini sağlamak ve halkın geçim sorununu çözmek.

Halk oylamasında asker ve polisimizle birleşen kazanır, onlara sırtını dönen kaybeder. Halk oylamasında üreticiyle, emekçiyle birleşen kazanır. Çünkü onlarla birleşmezsek sadece biz değil, Türkiye kaybeder. Sağlanması gereken milletin huzuru, güvenliği ve geçimi, bereketidir. Sağlanması gereken Atlantik (ABD, AB) zincirinden kurtulmak ve yönümüzü, vücut bulduğumuz Asya’ya çevirmektir. Bu minvallerde, bu sorunlardan bahsedersek, onlara çözümün önerilen sistemden geçmediğini anlatırsak ikna edebiliriz.

 

“HAYIR” İçin Büyük Tehlike Yanlış Söylemler

 

Öncelikle karşımızdakilerin düşman değil, bu ülkenin bir ferdi olduğunu bilmeliyiz. Onlara düşmanlıkla değil, kucaklayıcı tavırla gerçeklere ikna etmek. Çünkü her şey açık ve net. Düşman kazanmak kolay, mühim olan gerçek düşmana toplumun bütünüyle karşı çıkmak ve onunla savaşmak. “Diktatör, Faşist, Tek Adam” söylemleri Hayır’ın değil, Evet’in oylarını arttıracaktır. 15 senedir kullanılan bu söylemlerin hangisi halkın tercihini değiştirebildi? O yüzden bu söylemlerle hedef kitlemizi ikna edemeyiz aksine ikna edebileceğimiz kitleyi de kaybederiz. Şu örneği hatırlayalım:

 

12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 Amerikancı darbeleri de “Faşist Demirel” kampanyalarıyla geldi. Süleyman Demirel’e “faşist” diyenler, o darbeleri yaşadıktan sonra faşizm konusunda ilk eğitimlerini almış oldular. Bölgemizde Irak’ın, Libya’nın “Diktatör Saddam” ve “Diktatör Kaddafi” kampanyalarıyla da işgal edilmiş olduğunu unutmuş olamayız.

 

Milli Güçler ile Birlik

 

Özellikle milli güçler diye yazıyorum. Milli olmayan güçler ile beraber aynı mevziiyi savunmak mevziimizi kaybetmemize neden olur. HDP, PKK’nın yasal koludur. HDP’nin hayır kampanyasının inandırıcılığını geçmişte olsak, HDP ile beraber hayır çalışması yapmak, Hayır oylarına vurulmuş en büyük darbe olur. HDP ile bir çözüm mümkün değil aksine kapanması ile büyük çözüme gitmiş oluruz.

Tuzağa Düşmek, Vatan Savaşımızı Kötü Sonuçlandırır.

24 Temmuzdan sonra dış ve iç siyasetinde büyük bir değişikliğe giden AKP-Tayyip Erdoğan yönetimi bugün önerdikleri sistemle emperyalist devletlerin tuzağına düşmüştür. Suriye ile ilgili düştüğü tuzak gibi. Suriye çıkmazının Astana’da çözüme ulaştırılmasına ramak kala sahte bir kimyasal haberleriyle yeniden ilişkileri tuzağa düşürerek germişlerdir. Bu tuzaktan kim mutlu oldu bakalım; PKK, IŞİD, FETÖ, AB ülkeleri, ABD ve İsrail. Türkiye’de bu tuzak ile Başkanlık sistemi gibi nasibini almak üzere, ancak hiçbir plan Türkiye’nin birliğini, bütünlüğünü bozmaya yetmeyecek, saf dışı edileceklerdir.

 

Başkanlık anayasası geçtikten sonra 2019da yürürlülüğe girmesi de Türkiye’de belirsizlik, kararsızlık dönemine neden olacaktır. Böyle günlerden geçerken bu belirsizlik bizde derin yaralar bırakacaktır. Türk milleti de teslimiyetçi, boykotçu tehlikelerden uzak durmalıdır. Bu tehlikeler insanı yanlış mevzilere sürükler ve bu anayasayı dayatanlar kadar suçlu olurlar. Son iki gün, mücadeleye devam…





YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



8 + 2 =

YAZARIN DİĞER YAZILARI

  • ABD Gözüyle Halep’e Bakmak - 26-12-2016 18:26:00
HABER ARA
Henüz anket oluşturulmamış.
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEM'DEN BAŞLIKLAR
YUKARI