Çabucak unutulmasın diye altını çizerek yazmalı aslında. Yenice yolunda devrilen öğrenci servisinde yitirdiğimiz canlarımız için. İçimize kor ateş düşürüp gitti çocuklarımız ışıklar ülkesine. Böyle çaresiz geride kalan biz olduğumuza göre söz söylemek zamanıdır.

                Bir ülkede her şey mi kağıt üstünde olur be kardeşim. İnceleyin, sözleşmeleri, şartnameleri, mevzuatları, genelgeleri... Orda her bir şeyimiz tam maşallah. Yüzlerce dolmuş, binlerce insan taşıyor her gün, Safranbolu, İkiyüzler, Beşbinevler, Kayabaşı, durmadan çalışıyor gidiyor geliyor dolmuşlar. 14 kişiyle kalkar da yolda kaç yolcu olur? Benim 28 kişi saymışlığım var hiç abartısız. Sordum bir kere densizliği ele alıp şoföre "Kardeş bu dolmuşun istiap haddi nedir" mesela bir 28 kişi daha sıkışır mı ezilen insancıklarla camların arasına... Şoför haddimi bildirdi tabi "Çok meraklıysan lüksüne, taksiye bin"   

                Öğrenci servisleri için de kallavi bir mevzuat olduğundan eminim. Her ayrıntı düşünülmüş her önlem alınmıştır o mevzuatlarda. Şüphesiz... Bir sihirli değnek dokunsa da hayatı durdursa sonra beraber incelesek o servis araçlarını. Kaç tanesinde öğrencilerin tümünün emniyet kemerlerini takmakla görevli bir yardımcı personel var. Kaç tanesinde asla olmaması gerekirken, ara boşluklarda tabureye oturtulmuş minikler okula gidiyor. Kaç tanesinin takometresi çalışıyor, o takometreler en son ne zaman kontrol edilmiş.

                Derseniz ki kaza bu hepsi tam olsa da olabilir. Haklısınız ama o zaman gerçekten kaza olur işte,  şimdi olan biten sorumsuzluk geliyor bana. Kimseyi peşinen suçlu ilan etmek için yazılmadı bu yazı. İhmal, kusur varsa suç, suçlu varsa mahkemeler versin kararını. Ama ne olur, sonu insan hayatını ilgilendiren konularda kağıt üstünde kalmasın hiç bir şey.

                Tabi bir de Karabük'te camdan bakıp Yenice'de yoldaki buzu görmüyorsanız eğer, hangi okulu hangi gün tatil edeceğinizi öğrenmek için siz de "Meteoroloji" bilimini kullanın. İstihareyi değil... 

Mete ERGÜVEN

22.01.2015